4 Eylül 2008 Perşembe

yankı iplerinden bir harita | m. fatih kutan


“/ o ki onu kaybetmek bile bir şeref bazen
bir zamanlar bulmuştum, ne mutlu bana! /”

Yıllanmış bir çağrının yıllara yayılmış yankısı.
‘Gelin gülle başlayalım şiire atalara uyarak’.
Bu çağrıya kulak verenler ve dahi ağzıyla söyleyip kalemiyle mühürleyenler bildik: Cahit Koytak,Necat Çavuş, Ebubekir Eroğlu, Şaban Abak ve diğerleri… her biri hâlâ işlemekte ustadan miras kalan o yankıdan iplerle diriliş gergefini!
Şaban Abak, işbu yankı ipleriyle bir harita işlemiş: Kayıp Atlar Haritası... Kitabın kahramanı durmuşoğlu duran, ilk koşulu yerine getirmiş görünüyor. Aramanın şiirine ustaya bir saygı geçişi halinde kaybettiği atının adıyla başlıyor: gülşâh!

“nasıl yetişilir sana ki aşkla koşuyorsun
kalbi dahi yaya bir yolcuyum ben”
İlk şiirleri ‘keder sarhoşluğuyla umut coşkunluğu dalgalanışı içinde’ söyleyen duran, gülşâh’ını ararken uğradığı harita düzlemlerinde artık uğrak umutlar olmasalar da duran’a kapılar aralayan ışıltıları gördükçe ‘yaya’ bir söylemden ‘atlı’ bir şahlanış güzellemesine meyletmekte.
İlk durak ‘atının şeceresini sayarak eşkalini verdiği’ palandöken dağları’na seslenme rıhtımıdır. Bir iz yoktur. Allahuekber Dağları’ndan aşar iken, ‘sarığının arasında katmerli bir gül bulunan zat’tan gülşâh’ı sorması ‘meded şeyhim’ nidâsıyladır. Suskunun cevabının ahirinde ‘/at mı istemeli himmet mi/’ ibre şaşkınlığıyla çıkar huzurdan. Ankara’ya uğrar yolu, Hacı Bayram Velî Türbesi'ne. Söz kılıcı keskindir: ‘ve putlar yayadır atlı da olsa’. Tuna’ya sorar, bir sırra ulaşmak için bir kadem olsun diye.’ Tuna kıyısında türkçe koşan at’tır gülşâh!
Anadolu’ya dönen duran’ın Akşehir’e varması, ardından Kadir Gecesi’nde hilâli gözleyenlerle beraber olması, görünen her şeyde gülşâh’ının izlerini görmesi umuda kapı aralar.

Kayıp atlar haritası’nın ilk cildi sona ererken, şair ileri cilt(ler)de sanki bu ördüğü haritanın yaralarını yamayacak bir bir. O harita ki hâlâ ‘atlar’ın tutsaklığının prangalarla tastiklendiği bir coğrafya bilgisinden gayrı bir acı değil! İkinci cilde bir açık kapı aslında kitabın sonuna konulan:

“batıklar, kayıp atlar
ülkesinin dürülmüş haritasını
bir sûr gibi üfleyen
bediüzzaman”

*kayıp atlar haritası, şaban abak, ebabil yayınları, 2007

Hiç yorum yok: