13 Şubat 2009 Cuma

mevsim, tahassur ve efendim | yahya kurtkaya

-birinci gazel-

bir damla kucağında ateş söner efendim
bağıştır kelâm güne akşam döner efendim

parmağımdan yorgunluk şiir emziren âh’ın
mihrâbına dökülsün teker teker efendim

çöl kırığı mecâlken hasret büyütür dünya
sadağında gül bile acı çeker efendim

çatlamak şöyle dursun sağında melâlimin
buz kesip hicrân olur öyle gider efendim

lâl makamına meyyâl bilse garîb hâlini
mahzûn renkli vechinde sürûr eder efendim

mümkünse çoğalayım nisan altında imlâ
sırrımı öpüverdi oldu miğfer efendim

hurûfat kervanında heyhat nâkıstır gâye!
tekmil nazar kapında eşya nefer efendim

makbûl niyâz bahsinde tebessüm kirpiklerim
yükselir mâbedine eşref iner efendim

arz-ı hâlim ne cüret âciz kelâm ve dilim
andıkça mesrûr olup derdim diner efendim


-ikinci gazel-

kervan suda eğleşti rüzgâr poyraz efendim
çöl nihâyet eyledi zaman mecaz efendim

şiltesinde ağaran dervişana gül gerek
ecrin bahis anında bize niyaz efendim

tırnağımla kazıdım içerime melâli
kirpiklerim aczine derman biraz efendim

tasvir için zülâli ar gerek hurûfâta
nazar buyur o vakit sana iyâz efendim

dökülür yaprak yaprak zamanın taneleri
esridikçe sükûnet ‘kabuldür’ yaz efendim

sözümüz kadar yazık düştüğümüz karanlık
ışık senden vurmalı biraz beyaz efendim

efendim, hicâb olsun gayrı hâlet afâki
teskin olayım sözle zaman araz efendim

-son beyt-

bir kapı aralandı geldik dünya efendim
senden gayrı ne varsa bildik hülya efendim

Hiç yorum yok: