kediler krallara bakabilir
Yedi-sekiz yıl önceydi, Ankara'da Ulus Meydanı yakınlarındaki Kediseven Sokağı'nın adı değiştirilince, Orhan Duru'nun Soyut dergisinde incelik dolu bir yazısı çıkmıştı. Hayli sonra, onun 1950'lerde bu sokak üzerine bir de şiirini görüp okuyacaktım. Nurullah Ataç da, Günce'sinde Kediseven Sokağı'ndan sözeder: "Bunlar güzel adlar doğrusu, ne var ki kolay değil böylesini bulmak. Böyle adları kolay kolay bulamadıkları için de ölüleri düşünüp odalarını koymaya kalkıyorlar." Yanılıyormuş Ataç, bu satırları yazışından 20 yıl sonra Kediseven'in adı değiştirilmeye kalkışıldı, gerçekten de o kolaycı yöntem benimsenecek oldu. Paris'te bir Balık Avlayan Kedi Sokağı vardır. Bir romana başlığını da veren bu dar, küçük sokakla oyalanmayalım şimdi: sokak isimleri, başka bir yazımızın konusu olacak nasıl olsa.gönderen: enis batur
Aztekler mektuplarını neye,nasıl yazar, neyle, nasıl gönderirdi?Eskimolar mektup yazmak mı, bizim gibi miyazarlar mektuplarını?Karıncaların PTT merkezi var mıdır?Güvercinler taşıdıkları mektupları okurlar mı?Çin'de bir horoz yumurtlamıştı ya:Ölüler kendi aralarında yazışır mı,geçen yüzyıl postalandığı halde sahibine halaulaşmamış bir mektup yok mudur,neden bombalı mektup almıyorum hiç,neden kimi mektupları yazıp yollamıyoruz,bir anda dünyadaki tüm adresler biribirine karışamaz mı, bir günde bir postacının çantasındaki mektuplara neler sığar: Kaç ölüm-dirim haberi,kaç hülya, kaç yanlış anlaşılma?kırkpâre
Bilmem, bazı okurların Flaubert'in kan grubunu, Virginia Woolf'un ayakkabı numarası, Şair Nigâr'ın yükselen burcunu, Necip Fazıl'ın tiklerinin ayrıntılı betimlerini bir ansiklopedi maddesinde görmek istemeleri bağışlanması güç bir sapkınlık türü müdür?Enis Batur'un kişisel ansiklopedisindeki maddelerden bazıları:
Albeni * Alkol * Alp Zeki Heper * Anka * Baba (m) * Bahar * Banyo * Pisuvar Sıkıntısı * Radyo Günleri * Telefobi * Terazi * Ütopya Kırıntıları * Yakmak * Yalancılar Adası * Yoğurtçu Zülfü Sokağı * Zilsu, tüyün üstünde bekler
Enis Batur ''özel ansiklopedi''sinde yayımladığı "Kediler Krallara Bakabilir", "Gönderen: Enis Batur" ve "Kırkpare"nin ardından gelen bu yeni kitapta, "soru"ları kuşatıyor. Karşısına koyduğu soruları genellikle tartıyor Batur, onlara kesin yanıtlar aramaya kalkışmıyor: Bir buluşlar zincirinden çok bir kayboluşlar zinciri ile okurun önünden kayıyor. Sorulara gelince, onlardan birkaçı, kitabın güzergahını göstermeye yetiyor: Godot yoksa güzel bir kadın mıydı? Korkunun tek umarı mı korkuluk? Ölüm mü insana verilmiş en büyük ceza, ölümsüzlük mü? Gecenin kaç çocuğu vardır? Zaman nereden gelir, kaydırağımı onabilir mi?kurşunkalem portreler
Enis Batur, "özel ansiklopedi"sinin insan maddesinde, mahşer kalabalığından ayrılmış tenha bir kavmin kırk dört bireyinin karakalemle yapılmış, gölgeleri özenle işlenmiş portrelerini sunuyor okurlarına. "Gerçekte, kimse kimseyi tanıyamaz" diyor yazar: "Ama, zaman ayırırsak, insana yaklaşabilir, hatta ona dokunabiliriz."
yazboz
Coğrafyamızda bulunmuş en eski kafatası iki milyon yaşında. İlk yazı örnekleriyle altı bin yıl öncesinde karşılaşıyoruz. Katlanmış sayfalardan oluşan elyazması kitaplara İsa'dan sonra rastlanıyor. Noktalama işaretlerini ilk kez Bizanslı bir keşiş kullanıyor. Saint-Augustin yazılı metinleri içinden okumaya kalkışınca herkes şaşırıyor, ondan öncesinde kitaplar yüksek sesle okunuyor. Montaigne, Erasmus gibi "büyük" kişisel kütüphaneye sahip olanların elinde yaklaşık 300 kitap bulunuyor. Sonrasında: Gütenberg'in baskı makinesinden "cep kitabı"na baş döndürücü bir hız.Enis Batur, belki de son perdesinde rol aldığımız bir oyunun, adına "Yazı Uygarlığı" dediğimiz bir tarihsel kesitin labirenti içinde, ayrıntılara büyüteçle bakıyor: İthaf, önsöz, anekdot, alıntı, daktilo, piktogram, yazma hastalığı, okuma tutkusu, kitabın gövdesi, kütüphanenin sınırları gibi uçlar arasından "Özel Ansiklopedisi"nin on beş yılda tamamladığı bu altıncı cildiyle okura bir düş evreninin kapısını aralıyor.gövde'm
Özel Ansiklopedi'sinin bu yedinci kitabında, kendi gövdesinden öteki gövdeye uzanan ana ve ara yollara açılıyor Enis Batur. Anatomi dersinden yapışık ikizlere, şeytan tırnağından osuruğa, hasta gövdeden olmadık gömülme törenlerine sıçrıyor. Erotizm, mistik bakış, ironi, Hayat'ın şakaları ve şiddeti, organlar ve maskeler sayfadan sayfaya "can"ın sınırlarında dolaştırıyor okuru. Gövde'm, romanesk bir deneme kitabı.
-
dipnotu,
özel ansiklopedi
şimdilik yedi cilt,
şimdilik.
...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder